7 Kasım 2015 Cumartesi

Tarihi Mekan İncelemeleri-9 İstanbul'un Sütunları ve Dikilitaşları-2

Herkese Merhaba

     Önceki yazıda İstanbul'un sütunlarını ve dikilitaşlarını Çelebi'ye göre tılsımatlarını incelemeye başlamıştık. Bu yazıda diğer eserleri keşfetmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ayrıca incelediğim tüm bu sütunları ve dikilitaşları gezebileceğiniz gezi rotasını da sizlerle paylaşacağım. Sıkı tutunun başlıyoruz.

At Meydanı-Hipodrom(Sultanahmet Meydanı)

     Evliya Çelebi'yle At Meydanı'nda şimdiki adıyla Sultan Ahmet Meydanı'nda buluşmak üzere yola koyulmuştum. Karanlık puslu bir İstanbul sabahıydı. Çelebi'yle Alman Çeşmesi'nin önünde buluştuk. O da seyahatteymiş yeni gelmiş. Ayak üstü sohbet ettik, ülke gündemi ve seçimler hakkında konuştuk. "İstikrar önemli tabi" dedi, ancak unutulmamalıdır; "istikrar hukukun değil hukuk istikrarın teminatadır" diyerek ekledi. Ben de haklısın dedim.
     Bulunduğumuz meydan,
İlber Hoca'ya göre, İstanbul'un 2000 yıllık asaletinin resmidir. Meydanda bu tarihe tanıklık edip ayakta kalabilen üç tane sütun vardır: Örme Sütun, Yılanlı Sütun ve Mısır Obeliski. Bu sütunlar o dönemki hipodromun tam ortasında "spina" denilen bölgede bulunuyordu. Atlar yarışlarda bu spinanın etrafını dolaşırlardı. Hipodromu başka bir yazıda detaylıca anlatacağım. Aya irini yazımda hipodromda yapılan yarışlardan, ölümcül dövüşlerden ve bu meydanda yaşanan tarihi ayaklanmalardan kısaca bahsetmiştim. Şimdi asırladır, Dünya'nın merkezinde bulunan bu anıtları inceleyelim.

Örme Sütun

     Örme Sütun, 32 metre yüksekliğinde kaba kesilmiş taşların örülmesiyle yapılmıştır. Kim tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte, VII. Konstantin tarafından onarılıp etrafı pirinç plakayla kaplanmış bu yüzden altın gibi parlarmış. Bu dikilitaşın altınlığına kimse inanmazken 1204 Latin İşgali'nde İstanbul'a gelen haçlılar, sütunu altın sanıp etrafındaki plakaları sökmüşler.
     Çelebi ise sütun hakkında şunları söyledi: "Yüksekliği 150 zira olan bu sütun Konstantin hükümdarlığı zamanında şehirlerin her birinden çok değerli birer taş getirtmiştir. Sütunun tepesine mıknatıslı bir taş koydurmuştur. Getirttiği taşları bir demir direğin etrafına hesaplıca koydurup inşa ettirmiştir. Taşların sayısı 300.000 kadar olduğuna göre, idaresi altında olan şehir sayısı da 300.000 olduğu anlaşılıyor. Sütun içindeki demir mile tutturulan mıknatıslı taşın sebebi, bunun demiri çekme özelliği olduğundan kıyamete kadar bu sütunun yıkılmasına engel olmaktır. Bu sütunu yapan mimarın mezarı da sütunun dibindedir. Adı Olyarin'dir. Ayasofya'yı yapan Mimar Enhadoş'un oğludur." dedi.
    İstanbul'un fethi sonrasında, akrobatik hareketler sergilemek isteyen Türkler bu sütuna tırmanarak vakit geçiriyorlarmış. Böyle düşünmemize yol açan bir minyatür var çünkü. Bu minyatürde bir adam sütunun tepesindedir, diğeri dikilitaşa tırmanmaktadır.Her ikisinden de yüksekte ahşap bir direk üzerinde duran bir kişi daha vardır. Fransız gezgin Gyllius, iki genç adamın birbiri ardına sütuna tırmandıklarını gördüğünü anlatır, birincisi sağ salim aşağıya inmiştir, ancak ikincisi paniğe kapılıp aşağıya atlamış ve oracıkta ölmüştür. Diğer bir rivayete göre örme sütunun içinde güçlü bir mıknatıs vardır. Bu mıktanıs İstanbul'u depremden koruyormuş. Sütun ayakta kaldığı sürece, kıyamete kadar da kenti depremlerden koruyacakmış.

Yılanlı Sütun (Burma)


Spinadaki 2.sütun Yılanlı Sütundur. Sütunu oluşturan birbirine dolanmış 3 bronz yılan bir zamanlar Delfi'deki Apollon Tapınağı'nda bulunan bir anıtın kaidesiydi. Anıt, Platea Savaşı'nda (M.Ö 479) Persleri yenen 31 Yunan şehrinin minnettarlık göstergesi olarak Apollon'a ithaf edilmiştir. Rivayete göre bronz yılanlar, mağlup Pers askerlerinin kalkanlarının eritilmesiyle yapılmıştır.

Yılan başı(İst.Arkeoloji Müzesi)

Anıtın 324 yılında Konstantin tarafından İstanbul'a getirtildiği kabul edilir.
Evliya Çelebi ise sütun hakkında şunları söyledi: " Bu burma direk, üç başlı bir ejderha biçimindedir. Başının birisini bir Yeniçeri yiğidi kılıç ile bir vuruşta koparmıştır. O tarihte bunun tılsımı kısmen bozulmuştur. İstanbul içine yılan, çıyan ve akrep gibi hayvanlar dolmuştur." dedi.
     Yılan başlarından bir tanesi 1848 yılında Ayasofya Camii'nin onarımı sırasında Mimar Fossati tarafından bulunmuş ve Arkeoloji Müzesine verilmiştir.Yılan başlarından diğeri British Museum'da sergilenmektedir. Üçüncüsü ise kayıptır.

Dikilitaş-Theodosius Anıtı(Mısır Obeliski)


Spinadaki üçüncü anıt, en kuzeydeki Dikilitaş diğer adıyla
I. Theodosisus Anıtı, İstanbul'un yaşayan en yaşlı anıtıdır. Sütun, Firavun III. Tutmosis'in (MÖ 1549-1503) Suriye Seferi'nde Fırat Nehri'ni geçişi anısına Aşağı Mısır'da Karnak Tapınağı'na dikilmiştir. Yekpare pembe granitten yapılan sütunun orijinal boyutu 30 metre ve ağırlığı 800 tondur. II. Constantin sütunu İstanbul'a getirtmek istemiştir, Nil Nehri üzerinden İskenderiye'ye kadar getirtmiştir. Sonrasında Büyük Theodosius MS 390 yılında anıtı gemiye yükletip İstanbul'a getirtmiştir. I. Theodosius sütunun kaidesini dahi hazırlatmıştı lakin, anıtı dikmeye onun da ömrü yetmedi. Bir süre daha yerde yatan sütunu ayağa kaldırmak MS 400'de Vali Proclus'a kısmet olmuştur. Evliya Çelebi'ye dikilitaşı sorduğumda şunları söyledi:"At Meydanı'ndaki dört köşe kırmızı bukelemun şeklindeki bu taş Madyan oğlu Yanko zamanında yapılmıştır." dedi.
     Sütunun dört tarafı hiyeroglif yazılarla bezenmişti. 1823 yılında okunabilen yazılarda özet olarak şu yazıyordu:"Servete, şiddete ve maharete sahip, Güneş'teki altın renkleri Dünya'ya yayan Tanrı Amon sayesinde bu vasıfları kazanan 18.sülaleden III. Tutmosis Tanrı Amon'a şükran borcunu ödemek için hediyesini takdim eder. III. Tutmosis, denizleri aşarak iki nehir arasındaki memleketleri zaptetti. Saltanatın otuzuncu senesinde de bu anıtı dikti." Sütunun kaidesinde biri Grek diğeri Latince olmak üzere iki kitabe ve kabartma rölyeflerde çeşitli kompoziyonlar bulunmaktadır.

Rölyef Kompoziyon


Bu kabartmalarda, I. Theodosis, karısı ve çocukları locada gösteri izlerken, hipodromdaki bazı olaylar ve en önemlisi anıtın buraya nasıl dikildiği anlatılmıştır.

Latince kitabede ise şunlar yazmaktadır:

DIFFICILIS QVONDAM DOMINIS PARERE SERENIS IVSSVS ET EXTINCTIS PALMAM PORTARE TYRANNIS
OMNIA THEODOSIO CEDVNT SVBOLIQVE PERENNI
TER DENIS SIC VICTVS EGO DOMITVSQVE DIEBVS
IVDICE SVB PROCLO SVPERAS ELATVS AD AVRAS


Latince Kitabe


"Önceleri direnmiştim, fakat yüce efendimizin emirlerine itaat ederek yenilen Tiranlar üzerinde zafer çelengini taşımam gerekti. Her şey Theodoisus ve onun kesintisiz sülalesine boyun eğiyor, bana da galip geldiler ve reis Proclus'un idaresi altında 32 günde yükselmeye mecbur oldum."

     İlginç olarak kitabede Proclus'un adının yazdığı kısım kazınmış sonrasında tekrar yazılmış. O dönemde yolsuzluğa karışan ya da suç işleyen kişilerin aldığı cezaların yanı sıra yaptığı eserlerden de adı silinirmiş.
     Fakat Vali Proclus sonradan aklanmış olmalı ki ismi tekrar yazılmış. Bunun üzerine Evliya Çelebi: "İsmi yolsuzluklara bulaşan yöneticilerin mutlaka adil mahkemelerde yargılanması gerekir, yoksa halkın gözündeki değerlerini er ya da geç kaybederler" diyor. Ben de istikrar önemli tabi diyorum. "Haklısın" diyor.

     Daha sonra geriye kalan diğer taşları incelemek için Çelebi'den son bir randevu aldım. "Dünya'nın ortasında buluşalım" dedi. Ben de anlamsız bir tebessümle "tamam" dedim.
   
     Bir sonraki gizemli yolculukta buluşmak dileğiyle, sevgiler, hoşça kalın!

                                                                                                         
                                                                                                      Mert TOKATLI 
                                                                                                      07/11/15 
Kaynakça:
İstanbul Gezgininin Rehberi: John Freely/Hilary Sumner-Boyd SS/128-129-130
İstanbul Bitmeden: Ayşegül Kaya SS/ 72-73-74
Evliya Çelebi Seyehatnamesi cilt-1: SS/13-14
İstanbul'dan Sayfalar: İlber Ortaylı SS/44
http://www.mimarizm.com/makale/sultanahmet-uclusu-obelisk-yilanli-sutun-orme-dikilitas_115794
http://soundofsilence8.blogspot.com.tr/2012/07/istanbulu-koruyan-tlsml-sutunlar.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C4%B1lanl%C4%B1_S%C3%BCtun
http://www.benolmeden.com/2015/09/ii-bayezid-turk-hamam-kulturu-muzesi.html
http://www.hayalleme.com/dikilitasta-bir-yolsuzluk-hikayesi/
http://merakediyorumgrubu.blogcu.com/istanbul-un-dikilitaslari-ve-tilsimlari/10361551
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96rme_Dikilita%C5%9F
http://www.nkfu.com/istanbuldaki-kuleler-ve-dikilitaslar/
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/dunyaya-dagilan-dikilitaslar.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/Dikilita%C5%9F_(Sultanahmet)

Hiç yorum yok: