22 Kasım 2014 Cumartesi

Tarihi mekan incelemeleri -2 Çemberlitaş Hamamı

Merhaba;

     Geçtiğimiz hafta Şehzade Camisi'ni incelemiştim. Okurlardan daha çok fotoğraf görmek istedikleri ve daha uzun yazabileceğim yönünde eleştiriler aldım. İlk yazının verdiği heyecanla eksik bıraktığım noktalar olmuştu. Bundan sonraki yazılarımda bu eleştirileri dikkate alacağım.

     Bu haftaki inceleme mekanımız tarihi ''Çemberlitaş Hamamı''.



    Hamam Arapça bir kelime ''çok ısıtılan'' anlamına geliyor. Hamamların tarihi Romalılara kadar uzanıyor. Romalılar sıcak suyu çok severmiş ve her gün yıkanırlarmış bu yüzden
içinde lokantalar, berberler, şifalı otlar satan dükkanlar, toplantı salonları içeren, mahalleleri andıran büyük hamamlar inşa etmişler. Ayrıca anadolunun Ege ve Akdeniz kıyılarında Kleopatra için inşa ettirilmiş hamamların bulunduğu ve bunların halen daha varlıklarını koruduğunu gözlemlemekteyiz.

Kleopatra Koyu (Göcek)

   Osmanlı 1453'te yalnızca İstanbul'u fethetmedi, aynı zamanda 1000 yıllık Roma Kültürünü de fethetti. İslamiyet'in temel kuralı olan temizliğe verilen önemle birlikte Osmanlı kendine has hamam kültürünü oluşturmuş ve geliştirmiştir. Osmanlı'da hamam halkın sosyalleştiği alanlar olmuştur. Özellikle kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda olan Osmanlı kadını, hamamlar sayesinde arkadaşlarıyla bir araya gelebilmiş ve eğlenceli vakitler geçirebilmiştir. Hatta varlıklı kadınlar bile evlerinde hamam bulunmasına rağmen haftada en az bir kez mahalle hamamına gitmekteymiş.
  

    Hamama gitme bahanesiyle evden çıkıp başka yerlere giden kadınların ve bunun sonucunda yaşanan aile kavgalarının sayısı da bir hayli fazlaymış. Ayrıca hamam o dönem kısmet bulma mekanı işlevini de yerine getirmiş. Yani hamama gidip oğullarına münasip kız olup olmadığını soran anneler ya da hamamda çıplak yıkanan genç kızlar ( kendi kısmetlerini yaratabilmek için) bu gibi olaylara o dönemde çokça rastlanılırmış. O zamanların ''düğün hamamı eğlencesi'' bugünlerin ''bekarlığa veda partilerindeki'' çılgınlıkla yarışacak kadar şatafatlıymış.
''Çemberlitaş Hamamı'' 1584 yılında II. Selim'in kadını Nurbanu Sultan tarafından Üsküdar'daki bir külliyeye gelir getirmesi için yaptırılmıştır.


    Nurbanu Sultan ve II. Selim daha iyi anlaşıldı galiba(!)
Hamamın yapıldığı yılda ''Ustalık döneminde'' olan Mimar Sinan bu eserle yakından ilgilenmiş ve bu yapıyı çifte hamam olarak tasarlamıştır. Bu sayede hamam, kadın ve erkeklere her gün hizmet edebilmiştir. Çemberlitaş Hamamı'nın sıcaklık bölümünde hamam mimarisi geleneklerinden tamamen uzaklaşılmıştır. Bu durum Mimar Sinan'ın farklı denemeler yapmayı sevmesiyle açıklanabilir.
Dıştan kare gibi gözüken mekanın içinde 12 tane sütün vardır. Onikigen ile dış kare arasında kalan
dört köşeye büyük bir ustalıkla kubbeli halvet hücreleri yerleştirilmiştir.


    Köşelerdeki halvet hücreleri mermer şebekelerle ana mekandan ayrılır ve kemerli alçak girişleri vardır. Hamamın toplam 38 kurnası bulunmaktadır. Kubbenin altında çok yüzlü bir göbek taşı yer almaktadır. Hamam, kubbede açılan ve ''fil gözü''denilen deliklere konulan cam fanuslarla aydınlatılmaktadır. Hamam adını karşısında bulunan Çemberlitaş Sütunu'ndan almıştır.



   Hamamlardaki sıcak su, külhan denilen bölümde ısıtılmaktadır. Ateşin sürekli yanmasını sağlamak külhancının görevidir. Günümüzde ateşin devamlılığı için talaş kullanılır ancak eskiden kütükler kullanılırmış. Bu kütükleri hamama getirmek de ''külhanbeyinin'' göreviymiş.


    Giyimi ve tavırları diğer insanlardan farklı olan külhanbeyleri genelde kimsesiz çocuklardan oluşurmuş. Hamamdaki işleri bittikten sonra simsiyah bedenlerini yıkayıp tıraş olurlarmış. Ardından esanslarını sürüp yumurta topuk iskarpinlerini giyer, bir omuz aşağıda  (yengeç misali) ceket omuzdan asılı olarak sokakta sallanarak yürüyüp dönemin zengin esnafı sayılan kuyumcuları ve kasapları tehdit ederlermiş.
Hatta külhanbeyleri için beyitler bile yazılmış.

        ''Dangıl dungul bitli ayvaz mı desem
         Hamam külhanında haylaz mı desem''

   Artan aşırı hamam sayısıyla beraber külhanbeyleri halkın huzurunu ciddi manada bozmaya başlamışlar. Dönemin padişahı tarafından emir verilip tüm hamamlara baskın yapılarak halkın huzurunu bozan külhanbeyleri yakalanmıştır.
İstanbul'un artan odun ve su ihtiyacı nedeniyle 1768'de büyük hamam inşa etmek yasaklanmıştır. Bu sebeple Çemberlitaş Hamanı'nın önemi daha da artmıştır. Günümüzde hamam aslına uygun şekilde işletilmektedir.



   Hamam turistik bir bölgede bulunduğundan yabancı turistler tarafından çok rağbet görmektedir. Tellaklar akıcı bir İngilizce kullandıklarından turistlerle çok kolay anlaşabilmektedirler(!) Ayrıca yakın zamanda vizyona girecek olan Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan'ın da oynadığı ''The Water Diviner'' filminin İstanbul çekimleri Çemberlitaş Hamamı'nda başlamıştır.


    Özetle; Çemberlitaş Hamamı 500 yıllık tarihiyle farklı mimari yapısıyla en önemlisi de devam ettirdiği Osmanlı hamam kültürü açısından çok önemlidir. Bu geleneği sürdürmesinin yanı sıra yabancı turistlere de tanıtması münasebetiyle Türk kültür ve geleneğinde önemli bir vazifeyi yerine getirmektedir. Mutlaka gidip görmenizi tavsiye eder iyi bir hafta dilerim.

                                                                                                               Mert TOKATLI
                                                                                                                     22/11/14