12 Kasım 2015 Perşembe

Tarihi Mekan İncelemeleri-11 Gotlar Sütunu ve Tılsımlı Sütunlar Gezi Rotası

Herkese Merhaba

     Tılsımlı Sütunlar Gezi Rotası'na başlamak için Mageralı Byzas'ın Byzantion'u kurmak için karaya çıktığı bölgedeki sütundan başlamanız gerekiyor. Bu sütun nerede mi?

Gotlar Sütunu

     Hemen Sarayburnu'nda Gülhane Parkı'nın girişinde kimse görmesin diye, ağaçların arasına gizlenmiş, 1700 yıldır kendini koruyabilmiş, ismi tabanındaki kitabeden gelir.
     FORTUNAE REDUCI OB DEVICTOS GOTHOS.
Anlamı:

9 Kasım 2015 Pazartesi

Tarihi Mekan İncelemeleri-10 İstanbul'un Sütunları ve Dikilitaşları-3

Herkese Merhaba

     Evliya Çelebi'yle son kez buluşacaktım. "Dünya'nın ortasında buluşalım" demişti. Acaba orası neresiydi? Bu soruya cevap ararken, İstanbul'un orta noktası aklıma geldi. Şehzade Camii'ni incelerken öğrenmiştim. Mimar Sinan, İstanbul'un orta noktasını işaretlemek için caminin bir köşesine yeşil bir sütun koydurmuştu. İstanbul'un orta noktası aynı zamanda Dünya'nın orta noktası mı demekti acaba?

Milion Taşı

     Konumuz Roma dönemi sütunları olduğu için Çelebi'nin, Osmanlı dönemi değil de Roma döneminden kalma başka bir anıtı kastettiğini düşündüm ve Roma döneminde Dünya'nın sıfır noktası olarak kabul edilen Milion Taşı'nın varlığını öğrendim. Sonrasında Çelebi'yle buluşmak için oraya gittim.
     İngiltere'de Greenwhich nasıl bugün Dünya'nın sıfır noktası olarak kabul ediliyorsa

7 Kasım 2015 Cumartesi

Tarihi Mekan İncelemeleri-9 İstanbul'un Sütunları ve Dikilitaşları-2

Herkese Merhaba

     Önceki yazıda İstanbul'un sütunlarını ve dikilitaşlarını Çelebi'ye göre tılsımatlarını incelemeye başlamıştık. Bu yazıda diğer eserleri keşfetmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ayrıca incelediğim tüm bu sütunları ve dikilitaşları gezebileceğiniz gezi rotasını da sizlerle paylaşacağım. Sıkı tutunun başlıyoruz.

At Meydanı-Hipodrom(Sultanahmet Meydanı)

     Evliya Çelebi'yle At Meydanı'nda şimdiki adıyla Sultan Ahmet Meydanı'nda buluşmak üzere yola koyulmuştum. Karanlık puslu bir İstanbul sabahıydı. Çelebi'yle Alman Çeşmesi'nin önünde buluştuk. O da seyahatteymiş yeni gelmiş. Ayak üstü sohbet ettik, ülke gündemi ve seçimler hakkında konuştuk. "İstikrar önemli tabi" dedi, ancak unutulmamalıdır; "istikrar hukukun değil hukuk istikrarın teminatadır" diyerek ekledi. Ben de haklısın dedim.
     Bulunduğumuz meydan,

4 Ekim 2015 Pazar

Tarihi Mekan İncelemeleri -8 İstanbul'un Sütunları ve Dikilitaşları-1

Herkese Merhaba,

     Uzun bir tatilin ardından İstanbul'un tarihi mekanlarını incelemeye, yüzyıllarca dünyanın merkezi sayılan bu kentte, birbirinden değerli eserlerin hikayelerini anlatırken, zamanda yolculuklara çıkmaya devam ediyoruz. Bu sefer misafirimiz de var. Meşhur Evliya Çelebi; rehber olarak bizleri aydınlatacak. Unkapanı'nda doğmuş, büyümüş hemşehri sayılırız dedim, kırmadı beni. İstanbul'daki sütünları ve dikilitaşları, Çelebi'ye göre "tılsımatları" inceleyeceğiz. Sıkı tutunun başlıyoruz!

Kıztaşı (Markianos Sütunu)

Kıztaşı olarak bilinen Markianos Sütunu geç dönem

22 Şubat 2015 Pazar

Tarihi Mekan İncelemeleri -7 Zeyrek Camii (Pantokrator Manastırı Kilisesi)

Merhaba

     Bu hafta İstanbul'un tarihi semtlerinden biri olan Zeyrek'ten ve Unesco'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'ndeki Zeyrek Kilise Camisi ve çevresinden bahsedeceğim. Zeyrek, İstanbul'un en eski ve en çok tarihi eser barındıran semtlerinden biridir. "Serçeden başka kuş Zeyrek'ten başka yokuş bilmez" deyişinden de anlaşılacağı üzere Zeyrek, dik yokuşları, kıvrımlı dar sokakları ve merdivenli iniş çıkışları ile ünlüdür. Semtin en önemli yapısı olan Pantokrator Kilisesi, geçmişi 12.yüzyıla dek uzanan Bizans döneminin ihtişamlı eserlerinden biridir.



     Pantokrator, Ayasofya'dan sonra, hala ayakta kalabilen en büyük

18 Ocak 2015 Pazar

Tarihi mekan incelemeleri -6 Haydarpaşa Tren Garı

     Merhaba

     Önceki yazımda Almanya'nın dünya politikası ve hedeflerinden bahsetmiştim. Özetlemek gerekirse: Almanya dünya pastasından küçük bir dilim alabilmişti ancak bu duruma hemen itiraz edemezdi çünkü masaya en son kendisi oturmuştu. Fakat Almanya kendini küçük bir dilimle doyamayacak kadar aç ve pastayı kesen bıçağı eline alabilecek kadar güçlü hissediyordu. Osmanlı o dönem pasta yiyemiyordu çünkü ağzında dişleri kalmamış ihtiyar hasta bir adamdı.
     İngiltere, Rusya ve Fransa "Hasta Adamın" ölümünü dört gözle bekliyordu. Almanya, pasta bıçağına ulaşabilmek için Osmanlı'ya muhtaçtı. Tüm bu nedenler Osmanlı-Almanya birlikteliğini zorunlu kılmıştır. Haydarpaşa Tren Garı bu birlikteliğin en görkemli meyvesidir. Bu mimari şaheserin hikayesini anlatmadan önce böylesine gösterişli bir eserin meydana gelişindeki niyeti anlayabilmek için tarihin derinliklerinde, küçük bir demir yolu seyahatine çıkmamız gerekiyor, kemerlerinizi bağlayın, sıkı tutunun, hazırsanız başlıyoruz!




     19. yüzyılın birinci yarısında buharlı gemiler ve lokomotiflerle, insan ve yük taşıyan ülkeleri yakınlaştıran yeni bir ulaşım sistemi egemen olmuştu.