18 Ocak 2015 Pazar

Tarihi mekan incelemeleri -6 Haydarpaşa Tren Garı

     Merhaba

     Önceki yazımda Almanya'nın dünya politikası ve hedeflerinden bahsetmiştim. Özetlemek gerekirse: Almanya dünya pastasından küçük bir dilim alabilmişti ancak bu duruma hemen itiraz edemezdi çünkü masaya en son kendisi oturmuştu. Fakat Almanya kendini küçük bir dilimle doyamayacak kadar aç ve pastayı kesen bıçağı eline alabilecek kadar güçlü hissediyordu. Osmanlı o dönem pasta yiyemiyordu çünkü ağzında dişleri kalmamış ihtiyar hasta bir adamdı.
     İngiltere, Rusya ve Fransa "Hasta Adamın" ölümünü dört gözle bekliyordu. Almanya, pasta bıçağına ulaşabilmek için Osmanlı'ya muhtaçtı. Tüm bu nedenler Osmanlı-Almanya birlikteliğini zorunlu kılmıştır. Haydarpaşa Tren Garı bu birlikteliğin en görkemli meyvesidir. Bu mimari şaheserin hikayesini anlatmadan önce böylesine gösterişli bir eserin meydana gelişindeki niyeti anlayabilmek için tarihin derinliklerinde, küçük bir demir yolu seyahatine çıkmamız gerekiyor, kemerlerinizi bağlayın, sıkı tutunun, hazırsanız başlıyoruz!




     19. yüzyılın birinci yarısında buharlı gemiler ve lokomotiflerle, insan ve yük taşıyan ülkeleri yakınlaştıran yeni bir ulaşım sistemi egemen olmuştu.