23 Aralık 2017 Cumartesi

Denemeler-4 Divan Yolu

Divan Yolu



     Çabaladı yine, aklından geçen harfleri içinden geldiğince sıralamaya çalıştı. Yeterince kaynaştıramadı onları. Sonra içinden geldiğince kovdu hepsini. Yoruldu artık,
parmakları emir bekliyordu, ama gözleri çoktan taraf değiştirmişti. Uykuyla yarım kalan savaşına tekrar başladı.  Yine uyku kazandı.
     Neyse ki esirliği çok sürmedi. Bir dakika önce uyandı, ama gözünü açmadı. Ahşap masanın titreşen sesini duymak istedi. Sonra soğumuş zemine bastı çıplak ayaklarıyla. Dengesini kaybeder gibi oldu doğrulurken. Birkaç adımda toparladı. Titreyen ahşap masayı susturdu bir hamlede. Camı açtı. Sonra iki avuç su çarptı yüzüne.
Yavaşça kafasını kaldırdı, onu terk eden gözleriyle yüzleşti aynada. Gülümsedi. Renkli bir gömlek giydi, sonra vazgeçip rahat bir kazak. Dolabı açtı, küçük bir kase ve biraz süt.
     Çantasını sırtladı, ayakkabılarının gevşeyen bağcıklarını sıktı, yokuş aşağı yürümeye başladı. Günün ilk müziğini düşündü, heyecanlandı. İkinci müzik başlarken otobüs gözüktü. Ağlayan bebekler, okula giden çocuklar, işçiler ve onların yer verdiği yaşlılar, hepsinde aynı ürkek bakışlar. İki durak sonra indi.
     Apartmanların işgal ettiği sokaklardan yürüdü. Sonra her zamanki yerine oturdu. Biraz dinledi, biraz yazdı, çokça hayal kurdu. Günün üçüncü müziği başlarken yine otobüs gözüktü. Kendini mutlu hissettiği bir durakta indi. Ayakları her zamanki yere götürdü. Biraz okudu, biraz yazmak istedi ama parmakları direndi. Çantasını sırtladı, ayakkabılarının gevşeyen bağcıklarını sıktı. Hiç durmayacakmış gibi yürümeye başladı. Yürüdükçe hafifledi. Hafifledikçe daha çok yürümek istedi. Yolun sonuna geldi, kalbine bir hüzün çöktü biraz da yoruldu. Günün son müziği başlarken otobüs gözüktü.
    Uyuyan bebekler, okuldan gelen çocuklar, işçiler ve onların yer verdiği yaşlılar. Hepsinde aynı yorgun bakışlar. Çabaladı yine, aklından geçen harfleri içinden geldiğince sıralamaya çalıştı. Bu sefer kaynaştırdı onları. Sonra içinden geldiğince üfledi hepsini. Yoruldu artık, uykuyla yarım kalan savaşına tekrar başladı. Yine kaybetti.

                                                                                                                         Mert TOKATLI
                                                                                                                             23/12/17

30 Nisan 2017 Pazar

Denemeler-3 Dünya'yı Döndürenlerin Mücadelesi

Dünya'yı Döndürenlerin Mücadelesi


Yorgun oluyor insan uykuya direndiği gecelerin ardından, kızarmaya başlamışken ortalık teslim olmak istemiyor karanlığa.
Düşünüyor böyle sabahlar usanmayacak mı Güneş, batacağını bile bile her gün doğmaktan? Devam mı edecek Dünya hiç durmayacakmış gibi dönmeye?
Bugünler dün, yarınlar bugün olurken parıldamaktan vazgeçmeyecek mi yıldızlar?
Şimdilerde sesini duyamasam da pes etmeyecek mi dalgalar kıyılarla savaşmaktan?
Hiç tükenmeyecek mi nefesi rüzgarın? Yine de uğraşacak mı çiçekler betonların arasından doğrulmaya? Küsmeyecek mi ağaçlar, yine de paylaşacaklar mı meyvelerini  katilleriyle? İsyan etmeyecek mi kuşlar, kendi ülkelerinde mülteci gibi yaşamaya? Köpekler, hukuksuz hapishanelere boyun eğmeye devam mı edecek?
Ya insanlar, öldürecekler mi yine?
Eğer dönmekten vazgeçerse Dünya, belki bitecek tüm bu kavga. Ama biliyorum neden inatla dönüyor Dünya. Güneş'i patentlemeyenlerin hatırına çekiliyor tüm bu cefa. İyilik ve kötülüğün mücadelesi aslında tüm mesele. Öldürenlerle yaşatanların, paylaşanlarla israf edenlerin, karşılıksız sevenlerle nefret edenlerin kavgası.
Yardım edenlerle acımayanların, içten tebessümlerle sahte gülüşlerin savaşı. Dünya döndükçe devam edecek ön yargıyla hoşgörünün mücadelesi.
Safını belirlemeli ona göre yaşamalı insan.
Dünya'yı döndürenlerin yanında yer almalı.
Güneş'e ulaşmak için.

                                                                                                                                     Mert TOKATLI                                                                                                                                      29/04/17

28 Şubat 2017 Salı

Denemeler-2 Eski Zamanlar

Eski Zamanlar



Sımsıkı kapattığım avuçlarımdan kayan ama dokunamadığım "zamana" yenik düşmüştüm yine. Hayatta herkese adil davranan "zamanı" bir türlü tutamıyordum elimde.
Bu duruma zaman zaman üzülüyor, çaresiz kalıyordum. Böyle zamanlarda aklıma hep geçmiş dönemler ve eski yaşantılar gelirdi. 60'lar mesela. Nüfusun büyük bölümü  kentlere göç etmemiş, dar sokaklar görgüsüz apartmanlar inşa edilmemiş henüz. Bahçeli evleri var insanların, yağan yağmurun ardından toprak kokusunu duyabiliyor,  mevsimleri hissedebiliyorlardı. Bakkal amcaların keyfi yerindeydi, terziler yalnızca pantolon paçasıyla uğraşmıyordu. Uzun otobüs yolculukları vardı belki
ama kimsenin acelesi yoktu. Cana yakın komşuları vardı insanların, bazı akşamlar ziyarete giderlerdi, geniş aileler vardı, büyük ziyafetler verilirdi. Fazla oyuncakları yoktu, ama çocuklar daha mutluydu. Nedense daha nazik hayal ederim eski insanları, daha büyüktür eski aşklar sanki... Daha duyguludur nostaljik şarkılar.
Ya da bana öyle geliyor.
2017... söylemesi bile bir garip. Karamsar olmak istemem ama dünyamız giderek yaşanılmaz bir yer haline geliyor. Hırslı insanların, ihtiraslı planlarında savrulup gidiyoruz.
Neyse ki zamanla unutuyoruz kötü anıları, belki bir gün köylere geri döneriz, bahçeli evler inşa eder, komşuları ziyarete gider, büyük ziyafetler veririz.
Daha mutlu çocuklar yetişir, daha nazik insanlar olurlar, daha güzel şarkılar yaparız...
Neden olmasın?

Mert TOKATLI
                                                                                                                                        27/02/17